Kırkın çıkalı 4 gün oldu. Sana bu anıyı bırakmak isteyeli de bir o kadar...
Kızma
bana, halan evleniyor; günleri telaşla, çok çabuk geçiyor. Doğduğun
günün hediyesi olsun istemiştim ama kısmet 44. gününeymiş.
Annenin
karnında büyümene tanık olduk önce. Elim annenin karnındayken, senin
tekmeni ilk hissettiğimde çığlık atmıştım evde. Bu benim için de bir
ilkti. Sen aramıza gelene kadar, ailenin en küçüğü olmam nedeniyle şahit
olmamıştım daha önce böyle bir şeye.
Fotoğraflarını gördük, heyecanımız arttı; merakla bekledik fotoğraflardaki haline benzeyecek misin diye.
Beklenen gün gelip de anneni doğuma alırlarken, babanla ikisine arkalarından baktığım sırada, kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
Hemşire, odaya az sonra geleceğini haber verdiğinde de...
Telaşla herkesi odaya topladım, Eylül geliyormuş diye.
Geldiğin o ilk anı anlatmam ise mümkün değil. Herkes başına toplandı, büyük bir heyecan ve mutlulukla bakıyorlardı sana. Ben ise bir köşede kalakalmıştım öylece. Önceleri yaşadığım heyecan yerini tarifsiz bir duyguya bırakmıştı. Yanına yaklaşamıyor, uzaktan hem seni hem de seni sevenleri izliyordum.
Aramızdaki bağ, seni odaya getirdikleri o ilk saniye kurulmuştu aniden. Garip bir histi bu.
Aniden sakınır olmuştum seni herkesten, kendimden bile. Yaklaşmaya korkuyordum yanına, dokunmaya da. O kadar miniktin ki dokunduğumda canını acıtmaktan ve seni tedirgin etmekten korkuyordum. Dünyayı ve bizi keşfetmen için sana zaman ayırmak istemiştim. Gözlerini bile açamıyordun ki. Gün ışığı dahi fazlaydı senin için.
Çok çabuk adapte oldun her şeye. Emziğini, daha iki haftalıkken o minicik elinle tutmaya çalışıyordun. Tepki veriyordun istemediğin şeye. Battaniyen bunalttığında onu ittiriyor, saç bantını sevmediğini hareketlerinle anlatıyordun bize.Seni kucağıma ancak o zaman alabilmiştim, tepkilerine güvenebildiğim anda. Rahatsız olursan bunu belli edeceğine inandığım zaman.
Önce garipsedik birbirimizi, sonra uyudun kucağımda; o mis kokun üzerime sindi.
Artık her yanına geldiğimde daha da büyümüş oluyorsun.
Seni gördüğüm anda dünyamın durduğuna emin olabilirsin.
Daha şimdiden bana çok iyi geldiğine de.
Neler yaşayacağız birlikte acaba?
Günün stresinden arınmak istediğimde fotoğrafına bakıp düşünüyorum da, neler bekliyor seni acaba?
Güzel çizilmiş olsun hayat yolun. Şans dolu olsun.
Kendi ayaklarının üzerinde dimdik durabil.
Para hayatının önceliği değil, hayatını istediğin gibi yaşamanın sadece bir aracı olsun.
Önceliğin sevdiklerin olsun ama ailen birinci sırada gelsin. Aralarına katıldığında her şeylerinden nasıl vazgeçebildiklerini görebilseydin, eminim bana hak verirdin. Ama biliyorum ki seni her şeyinle kabul ettiklerini anlayabileceğin zamana geldiğinde bana hak vereceksin.
Merhamet en belirgin özelliğin olsun. Bir kuşa ekmek atmak da olabilir, servetini paylaşmak da. Derecesi önemli değildir iyiliğin. Birileri sana iyilikten maraz doğacağını söylerse eğer, o zaman da sen onlara ilahi adalete inandığını söylersin.
Aşkın hayatını yönetmesine izin verebilirsin. Bence hiç korkma bu uğurda savrulmaktan. Aşk rüzgarının seni sürüklediği yere gitmekten çekinme.
Aşık olduğun adamla evlen.
O adam senin ne hissettiğini arkası sana dönükken bile anlayabilen olsun. Ve gözleriyle anlatabilsin sana her şeyi; desteğe ihtiyacın olduğunda tek bakışından güç bulabil.
Aslına bakarsan her kadın güçlüdür. Hem de erkeklerden de güçlü. Ama her kadın, kendini teslim edebileceği bir adam ister hayatında.
Güçlü olmak zorunda olduğun bir hayatın olmasın. Teslim olabil, teslim edebil.
Kadını kadın yapan nazıdır; ama fazla naz da aşık usandırır. Sen, usandırmayan nazlı kadın olabil.
Dengeyi kurmak senin elinde.
Unutma, birçok şey senin elinde. Her şey değil...
Aktarabileceğim tavsiyelerim bu kadar.
Çünkü benim de öğrendiklerim buraya kadar.
Bundan sonra birlikte büyüyeceğiz. Birbirimize öğreteceğiz.
Güzel bir hayat yolumuz olsun prenses.
Fark ettin mi bilmiyorum ama unvanımı sana veriyorum:
Hoşgeldin Prenses.
Ne iyi ettin de geldin.
Tam zamanında geldin.
Ben Kraliçe olmaya giderken sen bu aileyi Prensessiz bırakmamaya geldin.